İktidar, ekonomik istikrarsızlıkta yine ilkleri gerçekleştirdi: Fonlar eksiye geçti

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’le özdeşleşen son ekonomik program gereği önce piyasa faizi yüzde 50’ler düzeyine yükseltildi. Bu, 1990’lı yıllarda Likit Fon, günümüzde Parma Piyasası Fonu olarak bilinen yatırım araçlarının getirilerinin de artmasına, banka mevduatının üzerine çıkmasına neden oldu. Yıllardır “en sağlam, risksiz getiri aracı” olarak görülen bu fonların getirisi geçtiğimiz yılbaşında iktidarın dikkatini çekti. Önce bu fonların yatırım portföyünde en az yüzde 10 devlet faizi bulundurulması zorunluluğu getirildi. Ardından banka mevduatları ile birlikte fonların vergi oranı yüzde 10’dan 15’e yükseltildi.

İki taraflı sıkıştırmaya itiraz eden bazı finans uzmanları, tasarrufunu bu yatırım araçlarında değerlendiren yurttaşların yeniden dövize dönmesi riskine dikkat çekti. İktidar bu uyarılara pek itibar etmezken bayram tatiline girmeden önce Para Piyasası Fonları tarihlerinde ilk kez eksi getiriye geçti ve yatırımcılarına zarar ettirdi. Bunun nedeni olarak da “Gösterge faizi” olarak da nitelenen devlet tahvillerinin getirilerinin düşmesi, bunun nedeni de İmamoğlu’na yönelik operasyonlar olarak gösteriliyor. Yatırımcısına zarar ettirmesi üzerine bu fonlardan yine bayram öncesi çıkışlar hızlandı.

Bu fonlardan çıkanların bir bölümünün düşük riskli serbest fonlara yöneldiği değerlendiriliyor. Ancak serbest fonlara yatırım yapabilmek için herhangi bir finans kurumunda “1 milyon TL üzeri” paranız olması gerekiyor. Bu koşulu sağlayamayanlar serbest fonlara yatırım yapamıyor. Bu nedenle Para Piyasası Fonları’ndan ayrılan küçük yatırımcının yeniden dövize yöneldiği, bayramdan önceki hafta döviz mevduat hesaplarının 6 milyar doların üzerinde arttığı dile getiriliyor. Fonlardan kaçışı durdurmak için iktidarın vergi oranını düşüreceği yönünde yayılan haberler ise karşılık bulmadı.

FAİZ YÜKSELİŞİ

İktidarın ülkenin ekonomik dengelerini de sarsan siyasilere operasyon yaklaşımı, yalnızca eski adıyla Likit Fonları değil diğer bazı fonları daha derinden etkiledi. Yine yatırımcıların yoğun ilgi gösterdiği Borçlanma Araçları Fonları yatırımcılarına daha büyük zarar ettirdi. Binlerce hatta on binlerce yatırımcısı bulunan bazı fonlardaki zarar günlük, haftalık getirileri eksiye geçirmekle kalmadı. Devlet tahviline dayalı bu fonlardaki düşüşler, yatırımcıların aylık ve üç aylık düzeyde sağladıkları getirileri de silip götürdü. Yeni kurulan ve devlet borçlanma araçlarına dayanan bazı fonlar ise portföylerini değiştirmeye, bünyelerinden devlet tahvillerini çıkarmaya yöneldi.

Yatırımcıların zararına neden olan devlet tahvillerinin faizi son dönemde yüzde 37’lerden yüzde 46’ların üzerine yükseldi. Bu seviye 2023 Nisan ayı başına dönüş olarak değerlendirilirken, faiz yükselişi devlet tahvillerinin büyük oranda zarar ettirmesine neden oldu.

Related Posts

Konut doğal gazına zam

Doğal gazda sanayi tüketicileri için yüzde 7,86; konutlar için de yüzde 24,6 oranında zam yapıldı.

Euro rekor kırdı: Bir seviye daha geride kaldı

Geçen haftayı rekor seviyelerde kapatan Euro’dan bir rekor daha geldi. Uzun süre 46 lira seviyesinde konumlanan Euro 47 TL seviyesinin üzerine yerleşti.

Tarım, gıda ve içecek sektöründen 11,54 milyar dolarlık ihracat

Tarım, gıda ve içecek sektörünün ihracatı ilk 5 ayda geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 0,06 artışla 11,54 milyar dolara yükseldi.

Enflasyon iki dilim ekmeğin arasında! 53 liraydı şimdi 429 lira

İktidar, ekonomik kriz olmadığını savunarak artan fiyatlara mazot hesabıyla açıklama getirmeye çalışsa da yurttaşlar hayat pahalılığını derinden hissediyor. Gıda, barınma ve faturalarla baş etmek zorlaşırken, maaşlar yerinde sayıyor. Artan fiyatlara …

ABD’li dev bankalar Fed’in testini geçti

ABD’li büyük bankalar Amerika Merkez Bankası (Fed) tarafından tabi tutulan stres testini geçti. Olası bir resesyona hazır oldukları bildirildi.

‘Aflatoksin’ ihracatı kısıtlayabilir

Tarım ürünleri ihracatında yaşanan kalıntı sorunu, alınan tedbirlere rağmen sona ermedi. Kuru incir ihracatında uygulanan sıkı kontrole rağmen Aflatoksin ve Okratoksin-A uygunsuzluğu bildirimlerinde artış yaşanması, Avrupa Birliği’ne ihracat kısıtlamaları gibi ciddi tedbirleri gündeme getirirken, alınan önlemlerin sahada tam anlamıyla uygulanmadığı da ortaya çıktı.